11/06/2009

RUTUBETLİ YALNIZLIKLAR...

Tutsaklığını yaşarsın ayrılıkların,
Kazanmak isterken kaybedersin usulca.
Çırpınmak, yakarmak nafile artık.
Aynanın karşısına geçipte,
Lanetlerken kendini,
Anlarsın hatalar içinde boğulduğunu.

Diz çökersin yalnızlığına,
Mimiklerinle inlersin gidişlere.
Bir daha görmeyecekmiş gibi vedalar başlar,
Oysa her gidişin bir dönüşü olmalıydı.
...Ve gidenler gitti...

Abdulgafur Gündüz


GİDİŞLERİN YÜZÜ

Her yolun bir sonu vardır:
Kimi hazin bir öykü bırakır,
Kimi şeref dolu bir hatıra.

İnim inim inler ağaç gölgesinde sevinçler,
Güneş ışınlarından kan damlar.
Dönüşü olmayan bir yoldu bu,
Akıp gidiyorsun bir dere yatağında;
Her adımda,
Bir kuş sesinde besteliyorum seni.
Uçar yetişir diye;
Aşka, umuda dair ne varsa,
Kanatlarına mühürletip,
Sana gönderiyorum.

Sınırları ihlal ediyor,
Yasak bir ülkenin bulutlarında dolaşıyorum.
Bir buz dağının üstündeyim;
Üşüyorum, kanım donmak üzere.
Ama soğuktan değil,
Sensizlikten üşüyorum.

Tutsaklığını yaşıyorum gecenin,
Martıların çığlıklarında yankılanıyorum,
Ses oluyorum kimi zaman,
Kimi zaman da sessizlik.

Muhtacım bu vakitler sana,
Ellerin ellerimde gezerken bir parkta,
Uçup gidiyor hüzünlerim.
Beni de al kucağına;
İster saçlarımı okşa,
İstersen de at beni cehennem ateşlerine.
Sendeyim her vakit,
Ama her vakit sensiz...

Ne vakit gözlerine baksam,
Bir çatışmanın ortasında buluyorum kendimi.
Bir annenin umut dolu ninnilerine benzetiyorum seni.
Sinsi bakışlarımda saklı sevdam,
Elbet bulur seni apansız.
Son bir seslenişle:
Sensizlik, senin yanımda olmadığın an değil;
Yanımda olduğun halde beni yaşamamandır...
(25.04.2009 NUSAYBİN)
(GECE YARGICI)

Abdulgafur Gündüz